_*-*eğlencenin tek adresi_*-*

hikaeler

  *DICK VE KEDİSİ.

Vaktiyle bir erkek çocuk vardı.

Onun(e)  adı *Dick idi.

O(e) çok fakirdi.

Babası ve annesi ölmüşlerdi.

ona yardım edecek arkadaşları yoktu.

birgün birkaç adamın konuştuğunu duydu.

Bir adam "londra'ya gideceğim".

Çünkü londra çok büyük bir şehirdir,.

ve caddeleri altınla kaplıdır.

"Londra'da herkes çok zengindir".

O zaman *Dick, "Londra'ya gideceğim ve zengin olacağım" dedi.

Birkaç gün sonra *Dick ,yolun kenarında bir araba gördü.

arabanın üstündeki adama ,.

"Nereye gidiyorsun?" dedi.

Adam "Londra'ya gidiyorum," dedi.

Dick, "Beni beraberinde Londra'ya  götürürmüsün?" diye sordu.

Adam,"Evet," dedi.

Böylece *Dick arabaya bindi ve Londra'ya gitti..

*Dick Londra'ya geldiği zaman.

Caddeler  yapılmamıştı.

Diğer caddeler gibi taştan yapılmışlardı.

Fakat pek çok evler vardı.

Bütün caddelerin yanları boyunca evler vardı.

Her yerde  yüzlerce evler.

Dick indi ve araba uzaklaştı.

*Dick caddede durdu.

gidecek evi yoktu.

yemek için yiyeceği yoktu.

ve arkadaşları yoktu.

Sonra kar yağmağa başladı.

Kar daha süratle düştü.

Çok geçmeden her şeyin üzerinde kar vardı.

Caddeler ve evler karla kaplıydı.

Fakat hava çok soğuktu.

Zavallı *Dick karla örtülmüştü.

Gece oluyordu.

Bir evin penceresinde bir ışık vardı.

*Dick ona gitti.

ve kapıya yakın durdu.

Sonra taşın üstüne oturdu.

Tam o sırada kapı açıldı.

ve bir hizmetçi dışarı baktı.

orada oturan *Dick'i gördü.

"Defol,haylaz çocuk!" diye bağırdı.

"Orada ne yapıyorsun?".

Dick o kadar üşümüştü ki .

ayağa kalkamadı.

Hizmetçi kızdı.

tekrar "Defol" diye bağırdı.

Sonra o(k)  bir çömlek soğuk su aldı.

ve onu Dick'in üzerine attı.

Bu çok zengin bir adamın eviydi.

Onun adı Bay Warren'di.

Bay Warren'in bir çocuğu vardı.

Onun adı *Alice idi.

Alice kapıya yakın duruyordu.

ve kadın uşağın su attığını gördü.

Alice çok kızdı.

"Zavallı çocuk ölecek,".

"Fena kadın," dedi.

Sonra o(K) Dick'in elini aldı.

"İçeri gel,zavallı çocuk".

onu(e) evin içine getirdi.

O(K) Ona(E)  yiyecek verdi.

Uyumak için bir yatak verdi.

ve *Dick o gece evde kaldı.

Sabahleyin Bay Warren Dick'i gördü.

Evimde kalacaksın .

ve aşçıya yardım edeceksin.

"Bugün başlayacaksın" dedi.

Böylece *Dick kaldı ve aşçıya yardım etti.

Aşçı fena bir kadındı.

O(K) Dick'e nazik değildi.

Aşçı ona(E) kötü yiyecek veriyordu.

Ona(E) daima küfür ediyordu.

Kızdığı zaman onun(E) yüzüne vuruyordu.

Dick'in küçük bir odası vardı.

O Çok küçük bir odaydı.

ve çok fena bir odaydı.

çünkü oda daima fareyle  doluydu.

Yüzlerce fare vardı.

Fareler Dick'in yemeğini yerlerdi.

Bu sebebten Dick mutlu değildi.

Fakat O(E) Bay Warren'e yahut Alice'e bir şey söylemedi.

çünkü Alice'i seviyordu.

ve onun mutlu olmadığını bilmesini istemiyordu.

Bir gün *Dick sokakta küçük bir çocuk gördü.

Çocuğun kollarında bir kedi vardı.

*Dick "Kediyi nereye götürüyorsun?" diye sordu.

Çocuk "Kediyi nehre atacağım " dedi.

"ve onu öldüreceğim".

Dick kedileri severdi.

Bu sebebten o(e) "Onu öldürme" dedi.

"Onu bana ver" dedi.

O Gece Dick kediyi odasına götürdü.

Yemek için küçük bir ekmek parçası vardı.

Onu masanın üzerine koydu.

O zaman bir fare geldi.

 ve ekmeği yemeğe başladı.

Kedi atladı.

 ve bir fareyi tuttu.

ve onu öldürdü.

Kedi bir çok fare öldürdü.

ve bütün diğer fareler kaçtılar.

Bundan sonra Dick'in odasında artık fareler yoktu .

*Alice Dick'in mutsuz olduğunu gördü.

ve aşçının ona kaba davrandığını anladı.

Bu sebebten  Bay Warren'e  bu durumu anlattı.

Bay Warren "Aşçı iyi bir kadın değil".

"O(K) şişman ve çirkin".

ve insafsız görünüyor.

Dick iyi bir çocuktur.

O(E) işini iyi yapıyor.

yüzü ve elleri daima temizdir.

*Dick benim için çalışacak.

Bay Warren nehrin kenarında büyük çirkin bir binada çalışıyordu.

Birçok gemileri vardı.

Gemileri başka ülkelere gönderirdi.

Gemiler İngiltere'den diğer ülkelere eşyalar götürürler.

ve onlar diğer ülkelerden İngiltere'ye eşyalar getirirlerdi.

Büyük binada onun(e)  için çalışan adamlar vardı.

Gemilerden eşyaları alan adamlar.

eşyaları diğer gemilere koyan adamlar vardı.

*Dick hâlâ küçük odada yaşıyordu.

ve kedisi onunlaydı.

Fakat gündüzün  büyük binada çalışıyordu.

Bir gün Bay Warren başka bir ülkeye bir gemi gönderiyordu.

Bütün uşaklarına sordu.

 

"Gemimde göndermek istediğiniz bir şeyiniz var mı?".

"Onu uzak bir ülkede satacaklar".

"ve ben size parayı vereceğim".

O zaman bütün uşaklar gemiye koymak için eşyalar getirdiler.

Sonra Bay Warren Dick'e Sordu.

fakat  *Dick'in gönderecek bir şeyi yoktu.

*Alice  "Gemide göndermek için Dick'e bir şey vereceğim" dedi.

Fakat Bay Warren "Hayır ,kendinden bir şey göndermeli" dedi.

*Dick,"sadece bir kedim var " dedi.

*Alice "Niçin kedini göndermiyorsun" diye sordu.

*Dick "Kedimi seviyorum" dedi.

"fakat onu göndermeliyim" .

çünkü başka bir şeyim yok.

Böylece *Dick kedisini getirdi .

ve onu gemiye koydu.

*Dick tekrar odasına gitti.

Çok üzgündü.

çünkü şimdi yalnızdı.

Küçük odasında yalnız uyudu.

Kedi gitmişti.

Fareler tekrar odaya gelmeğe başlıyordu.

ve *Dick fareler yüzünden uyuyamadı.

Aşçı hâlâ ona sertti.

ve O(K) ona iyi yiyecek vermiyordu.

Bir gece *Dick "Burada kalamam".

"Başka ülkeye gideceğim" dedi.

Elbiselerini giydi .

ve aşağıya indi.

Evin kapısını açtı.

ve yalnızca dışarıya sokağa çıktı.

Sokak boyunca yürüdü.

Bütün gece yürüdü.

Sokak kırlara götürüyordu.

Kırda evler yoktu.

sadece ağaçlar ve tarlalar vardı.

Sabah yakın olduğunda.

yolun kenarında bir taşın üzerine oturdu.

Devam edemedi.

O(E) orada otururken  .

güneş  gökyüzünde yükseldi.

Güneş yukarıya gelirken .

Londra'nın çanları çalmaya başladı.

Çanlar  çalarken.

*Dick onların "Yine gel Yine gel!" dediklerini zannetti.

"Çanlar Bana çalıyorlar" diye düşündü.

"beni tekrar Londra'ya çağırıyorlar".

"geri gel".

"Herzaman yoksul ve mutsuz olmayacaksın".

"Bekle,"

"günün gelecek" diyorlar.

*Dick ayağa kalktı.

"Geriye gideceğim" dedi.

"ve bekleyeceğim".

Tekrar şehire döndü.

Gemi gitti .

ve bilinmeyen bir ülkeye geldi.

Bu ülkenin kıralı gemideki adamlardan gelmelerini istedi.

"Gelin" dedi.

"ve  bütün şeyleri bana gösteriniz".

Adamlar güzel eşyaları aldılar .

ve saraya getirdiler.

güzel kumaşlar,mücevherler,yüzükler.

şapkalar,ayakkabılar,çantalar.

lambalar ve .

  diğer birçok şeyler.

Kral bütün şeylere baktı .

ve "Bu şeylerin hiçbirini istemem".

"Bana istediğimi getirin".

"geminizi altınla dolduracağım" dedi.

Sonra Kral ,uşaklarına söyledi.

"yiyecek getirin".

Uşaklar Yiyecek getirdiler.

ve masanın üzerine koydular.

Onlar yiyeceği masanın üzerine yerleştirir yerleştirmez.

yüzlerce fare  deliklerden dışarı çıktılar.

Adamlar daha önce bu kadar çok fare görmemişlerdi.

Fareler masanın üzerine atladı.

ve bütün yiyeceği onların gözleri önünde yediler.

Kral, "İstediğim budur".

"Bu fareleri öldürmeye yarayan  bir şey istiyorum".

Yiyeceği gözlerimizin önünde yiyorlar.

Biz onu yiyemeden önce .

yiyeceğin üzerinde koşuyorlar.

Onlar Elbiselerimizde delikler yapıyorlar.

Yatağa girer girmez.

yüzlerimizin üzerinde koşuyorlar.

Çocukları ısırıyorlar.

Onları öldüremeyiz.

onlar çok küçüktürler.

ve biz onları yakalayamadan evvel kaçıyorlar.

Fareleri öldürecek .

bana bir şey verin.

geminizi altınla dolduracağım.

adamlardan biri.

"Bu ülkede kediler yok mu" diye sordu.

Kral "Kedi nedir?" dedi.

O zaman adam süratle koştu.

ve *Dick'in kedisini gemiden getirdi.

Adam ,Kralın salonuna gelir gelmez.

Kedi onun kollarından atladı.

o bir ayakla bir fare öldürdü.

ve o ağzında başka bir fare yakaladı.

O o kadar çok fare öldürdü ki.

diğer fareler süratle kaçtılar.

Kral sıçradı ve bağırdı.

"İyi! iyi!".

Daha önce hiç kedi görmedim.

Kediyi bana verin.

geminizi altınla dolduracağım.

"Daha önce böyle güzel bir şey görmedim " dedi.

Böylece Kral *Dick'in kedisini aldı.

ve adamlara kedi için çok para verdi.

onların gemisini altınla doldurdu.

Gemi Londra'ya döndü.

Bay Warren gemiye gitti.

ve gemideki bütün altınları gördü.

"Bu kadar çok altın için ne sattınız" dedi.

Adamlar "kedi," dediler.

O zaman Bay Warren Dick'i çağırttı.

"Çok zengin  oldun".

Benden daha fazla paraya sahipsin.

"Şimdi bizden gitmek istiyormusun" diye sordu.

*Dick Alice'i seviyordu.

Hayır, Kalmak istiyorum.

"ve sizinle çalışmak istiyorum" dedi.

Bay Warren "Benim uşağım olarak değil,".

"arkadaşım olarak kalacaksın" dedi.

Böylece *Dick Bay Warren ile kaldı.

Birkaç yıl sonra O(E) *Alice ile evlendi .

çünkü onu(k) çok seviyordu.

Çok zengin oldu.

ve çok iyi bir adamdı.

O(E) Londra'da en zengin adamdı.

ve *Alice en mutlu kadındı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 mavi kuş

 

 

 ***O(K) Kız veya Kadın için  O(E)  Erkek için  ***    

MAVİ KUŞ.

YAŞLI *EMMA BİR KÜÇÜK EVDE YAŞIYORDU.

EV  KÜÇÜK  BİR KASABADAYDI.

O(K) BİR YAŞLI KADINDI.

ÇOK FAZLA DIŞARI ÇIKAMIYORDU.

BAZAN O(K) HASTALANDI.

O ZAMAN O(K) YATAKTA İSTİRAHAT ETTİ.

*EMMA ÇOK KİŞİYİ GÖRMEDİ.

MRS. MOONEY İSİMLİ BİR KADIN EVE GELDİ.

O(K) EVİ TEMİZLEDİ.

O(K) *EMMA'YA  BİRAZ YİYECEK GETİRDİ.

FAKAT *EMMA ÇOĞU ZAMAN YALNIZDI.

ONUN(K)  ARKADAŞI BİR KÜÇÜK MAVİ KUŞTU.

KAFASINDA BİR BEYAZ BENEK VARDI.

O KUŞ KAFESİNDE YAŞADI.

DIŞARI ÇIKMAK İSTEDİĞİNDE BİR SES YAPARDI.

SES KONUŞMAYI ANDIRIRDI.

*EMMA HERGÜN KÜÇÜK KUŞLA KONUŞTU.

KUŞ ÇEŞİTLİ SESLERLE CEVAP VERDİ.

*EMMA KUŞU ÇOK SEVMİŞTİ.

O(K) KUŞU *BILLY DİYE ÇAĞIRDI.

AHALİ   YENİ EVLER YAPIYORDU.

BU EVLERDE YAŞAYAN KİŞİLER GENÇTİ.

ONLARIN ÇOĞUNUN ÇOCUKLARI VARDI.

BİRGÜN MRS. MOONEY KUŞ KAFESİNİ AÇTI.

KAPIYI AÇIK BIRAKTI.

ODADA HİÇ KİMSE YOKTU.

BILLY KUŞ KAFESİNDEN ÇIKTI.

VE PENCEREDEN DIŞARI ÇIKTI.

*EMMA ODAYA GELDİĞİNDE MAVİ KUŞ GİTMİŞTİ.

ZAVALLI *EMMA ÇOK ÜZÜLDÜ.

O(K) MRS. MOONEY'İ ÇAĞIRDI.

NİÇİN KUŞ KAFESİNİN KAPISINI  AÇIK BIRAKTIN.

BILLY GİTMİŞ.

O ASLA GERİ GELMEYECEK.

BAZI HAYVANLAR ONU YİYECEK.

BENİM ZAVALLI KÜÇÜK KUŞUM.

BEN NE YAPACAĞIM.

O(K) AĞLAMAYA BAŞLADI.

"ÇOK ÜZGÜNÜM" DEDİ MRS. MOONEY.

KAPIYI KAPATMAYI UNUTMUŞUM.

AĞLAMAYIN.

O TEKRAR GERİ GELECEK.

O BAŞKA YERLERİ GÖRMEYE GİTTİ.

PENCEREYİ   AÇIK BIRAKIN.

O ZAMAN O YOLUNU BULABİLİR.

ZAVALLI *EMMA ÇOK MUTSUZDU.

O(E) BİR HAYVANIN  *BILLY'İ YEDİĞİNİ DÜŞÜNDÜ.

O(K) BAŞKA BİRŞEY DÜŞÜNEMEDİ.

KASABANIN DİĞER TARAFINDA.

BİR AİLE   BİR YENİ EVE TAŞINIYORDU.

ONLARIN İSİMLERİ *DAVID VE *VERA İDİ.

*VERA KİTAPLARI YERLEŞTİRİYORDU.

*DAVID  ÇANTALARI  EVE TAŞIYORDU.

GÜZEL BİR GÜNDÜ.

KÜÇÜK EV TEMİZ VE YENİ GÖRÜNDÜ.

*VERA  MUTLUYDU.

EV ONUN(K)  İLK EVİYDİ.

HEMEN HEMEN HEPSİ YENİYDİ.

O ESNADA O(K) PENCERE YANINDA BİR SES DUYDU.

O(K) BAKMAYA GİTTİ.

ORADA BİR KÜÇÜK MAVİ KUŞ OTURMUŞTU.

"ÇOK GÜZEL BİR KUŞ" DEDİ *VERA.

"DAVİD".

GELİRMİSİN.

VE BU KÜÇÜK KUŞA BAKARMISIN.

DAVID  ODAYA GELDİ.

VE O(E)  DA BAKTI.

O "İYİ" DEDİ.

"O ÇOK İYİ".

"MAVİ KUŞLAR İNSANLARI MUTLU EDER".

BİZ BURADA MESUT OLACAĞIZ.

ONUN(E) KARISI GÜLDÜ.

O(K) "NE KADAR HOŞ" DEDİ.

FAKAT O NEREDEN GELDİ.

O BİZİMLE KALACAKMI.

"BİZ ONU ALIKOYAMAYIZ" DEDİ *DAVID.

BİRİSİ ONUN SAHİBİDİR.

ONLAR ONU KAYBETTİKLERİ İÇİN MUTSUZDUR.

FAKAT O NASIL GERİ DÖNEBİLİR.

O YOLU BULAMAYACAK.

"KUŞLAR ÇOK ŞEY BİLİR" DEDİ DAVID.

PENCERE AÇIK KALSIN.

OZAMAN O İSTEDİĞİ ZAMAN GİDEBİLİR.

YEMEK İÇİN BİRŞEY İSTEMELİ.

BİRAZ EKMEK GETİRECEĞİM.

ONLAR KUŞA BİRKAÇ PARÇA EKMEK VERDİ.

VE O HEPSİNİ YEDİ.

SONRA O BİRAZ SU İÇTİ.

VE SANDALYEDE UYKUYA DALDI.

*VERA VE *DAVID BÜTÜN GÜN DİĞER ODALARDA ÇALIŞTI.

GECELEYİN ONLAR KÜÇÜK KUŞU HATIRLADI.

ONLAR ÖNDEKİ ODAYA GİTTİLER VE BAKTILAR.

KUŞ HÂLÂ ORADAYDI.

"BİZ ONU DIŞARI KOYMAMIZ LAZIM" DEDİ *DAVID.

PENCEREYİ BÜTÜN GECE AÇIK BIRAKAMAYIZ.

ONU YATAK ODALARINDAN BİRİNE KOYALIM.

 PENCEREYİ AÇIK BIRAKABİLİRİZ.

O(K)  KÜÇÜK KUŞU ELLERİNE ALDI.

VE YATAK ODASINA GÖTÜRDÜ.

*DAVID BİR  KÜÇÜK KUTU KOYDU.

KUTUNUN İÇİNDE BİR PARÇA BEZ VARDI.

KUŞU ONUN İÇİNE KOYDULAR.

ONLAR KUTUNUN YANINA BİRAZ SU KOYDULAR.

VE ONLAR BİR PARÇA EKMEK KOYDULAR.

SONRA PENCEREYİ AÇTILAR.

"İYİ GECELER, KÜÇÜK KUŞ" DEDİ *VERA.

BİZİ GÖRMEYE GELDİĞİN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ .

BİZ BURADA MESUT OLACAĞIZ.

BİLİYORUM.

ERTESİ SABAH ,ONLAR DİĞER ODAYA BAKTILAR.

MAVİ KUŞ GİTMİŞTİ.

KASABANIN DİĞER TARAFINDAKİ EVDE.

YAŞLI *EMMA GÖZLERİNİ AÇTI.

O(K)  MAVİ KUŞU DÜŞÜNDÜ.

ONUN YOKLUĞUNA NEKADAR ÜZÜLMÜŞTÜ.

O(K) KALKTI .

GİYİNMEYE BAŞLADI.

TAM O ESNADA.

 O(K)  PENCEREDEN BİR KÜÇÜK SES DUYDU.

MAVİ KUŞ ORADA OTURMUŞTU.

YAŞLI *EMMA ÇOK MUTLU OLDU.

" BILLY " DEDİ.

SEN GERİ DÖNDÜN.

SEVGİLİ KÜÇÜK *BILLY.

SENİ GÖRDÜĞÜME MEMNUN OLDUM.

NİÇİN UZAKLAŞTIN.

O(K) KUŞA DOKUNDU.

O KONUŞMAYA ÇALIŞTI.

O ESNADA MRS. MOONEY GELDİ.

"BEN NE SÖYLEMİŞTİM" DİYE BAĞIRDI.

"O  SALİMEN GERİ GELDİ".

"EVET" DEDİ *EMMA.

TEKRAR GİTMEMELİ.

O(K) KUŞU ELLERİNE ALDI.

VE ONU KAFESE  TAŞIDI.

FAKAT KUŞ KAFESE GİRMEK İSTEMEDİ.

UZAKLAŞMAYA ÇABALADI.

"KUŞ KAFESE GİRMEK İSTEMİYOR" DEDİ MRS. MOONEY.

"O KAPALI KALMAKTAN HOŞLANMIYOR".

"ORAYA KOYMA"  DEDİ.

"FAKAT TEKRAR GİDER " DEDİ *EMMA.

"İSTERSE  GİDER" DEDİ MRS MOONEY.

PENCERENİN YANINDA KALSIN.

*EMMA KUŞUN GİTMESİNE MÜSADE ETTİ.

VE KUŞ PENCERENİN YANINA OTURDU.

O DIŞARI GİTMEDİ.

VE SADECE ORADA OTURDU.

ODADA DOLAŞMAKTAN  HOŞLANMIŞTI.

*EMMA ONU TEKRAR KAFESE KOYMAK İÇİN UĞRAŞMADI.

PENCERE DAİMA AÇIK KALDI.

BAZAN KUŞ DOLAŞMAYA GİTTİ .

VE  BİR AĞAÇTA OTURDU.

FAKAT O DAİMA GERİ GELDİ.

İKİ YIL SONRA .

BİR GÜN *EMMA İYİ DEĞİLDİ.

YATAKTA KALMAK ZORUNDAYDI.

MAVİ KUŞ YATAĞIN YANINA OTURDU.

KUŞ DAİMA  ORADA OTURDU.

O GECE *EMMA GÖZLERİNİ AÇTI.

VE IŞIĞI YAKMAYA ÇALIŞTI.

ONUN(K) ELİ  KÜÇÜK KUŞA DOKUNDU.

O ZAMAN O YATAĞA GERİ DÜŞTÜ.

O(K) TEKRAR KIMILDAMADI.

MRS. MOONEY SABAHLEYİN GELDİ.

VE  *EMMA'YA SESLENDİ.

FAKAT *EMMA  ONA(K) CEVAP VERMEDİ.

MRS. MOONEY ONA(K) DOKUNDU.

OZAMAN O(K) ÇABUCAK  GİTTİ.

VE DOKTORA TELEFON ETTİ.

DOKTOR GELDİ VE *EMMA'YA BAKTI.

O(E) "O(K) GECELEYİN ÖLMÜŞ"   DEDİ.

"O(K) HİÇBİRŞEY  BİLMİYORDU".

"O(K) ÇOK YAŞLIYDI" .

"ŞİMDİ O(K) SAKİN VE MESUT GÖZÜKÜYOR".

MRS. MOONEY ODAYA   BAKTI.

"KUŞ NEREDE " DİYE SÖYLEDİ.

O DAİMA BURADAYDI.

O GİTMİŞ.

"PENCERE AÇIK " DEDİ DOKTOR.

"O UZAKLAŞMIŞ".

"DOĞRU OLMAYACAK".

YAŞLI *EMMA KUŞU ÇOK SEVMİŞTİ.

O(K)  BANA DEMİŞTİ.

"EĞER ÖLÜRSEM ".

"LÜTFEN *BILLY'YE BAK".

BEN "PEKALA" DEMİŞTİM.

ONU MEMNUN ETMEK İÇİN SÖYLEMİŞTİM.

FAKAT ONU İSTEMİYORUM.

EVİMDE BİR KUŞ İSTEMİYORUM.

FAKAT ONA KÖTÜ BİRŞEY OLMASINI İSTEMİYORUM.

"KUŞLAR KENDİLERİNE BAKABİLİRLER" DEDİ DOKTOR.

O BAŞKA BİR EV BULMAK İÇİN GİTMİŞ.

MRS. MOONEY PENCEREYİ AÇIK BIRAKTI.

FAKAT MAVİ KUŞ ASLA GERİ DÖNMEDİ.

 *SCOTT'LARIN EVİNDE  .

ONLARIN KIZLARI  HASTAYDI.

O(K)  BİR YAŞINDAYDI.

O(K)  ÇOK HASTAYDI.

ONUN ANNESİ  YANINA OTURMUŞTU.

O(K) ENDİŞELİ GÖRÜNÜYORDU.

ÇOCUĞUN YÜZÜ BEYAZDI.

VE O(K) HİÇ KIMILDAMIYORDU.

 O  ESNADA  *VERA_SCOTT PENCEREDEN BİR SES DUYDU.

ORADA MAVİ KUŞ OTURMUŞTU.

MAVİ KUŞ GERİ GELDİ.

ŞİMDİ İYİ ŞEYLER VUKU BULMALI.

 MAVİ KUŞ GELDİ.

 SESSİZCE  KIZIN YANINA  OTURDU.

*VERA ONA BAKTI VE BEKLEDİ.

 BİR MÜDDET SONRA ÇOCUK GÖZLERİNİ AÇTI.

O(K) MAVİ KUŞA BAKTI.

VE ELİYLE  KUŞA DOKUNDU.

ONUN(K) ANNESİ    İÇECEK  BİRŞEY VERDİ.

VE O(K) UYKUYA DALDI.

AZ SONRA DOKTOR GELDİ.

DİKKATLE ÇOCUĞA BAKTI.

VE ONA(K) DOKUNDU.

SONRA ANNESİNE DÖNDÜ.

"O(K) DAHA İYİ" DEDİ DOKTOR.

"O(K) ÇOK DAHA İYİ".

ARTIK ENDİŞELENME.

O(K) YAŞAYACAK VE İYİLEŞECEK.

SONRA

 O(E) MAVİ KUŞU GÖRDÜ.

"BU KUŞU NEREDEN GETİRDİNİZ" DİYE SÖYLEDİ.

"BİLMİYORUM" DEDİ *VERA.

O ŞİMDİ PENCEREYE GELDİ.

DAHA ÖNCE BİR SEFER GELMİŞTİ.

FAKAT TEKRAR  GERİ GİTTİ.

O AYNI KUŞ.

ONUN HAKKINDA BİRŞEY BİLİYORMUSUN.

"ÖYLE ZANNEDERİM" DEDİ DOKTOR.

O(E) ONA(K) *EMMA HAKKINDA ANLATTI.

"O ZAMAN BUNU ALIKOYABİLİRMİYİZ".

"NİÇİN OLMASIN" DEDİ DOKTOR.

"HİÇ KİMSE ONU İSTEMİYOR".

"BEN İSTİYORUM" DEDİ *VERA.

O GELİR GELMEZ KIZ ÇOCUĞUMUZ DAHA İYİ OLDU.

MAVİ  KUŞ BİZİMLE KALACAK.

VE ONU YAPTI.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   FAKİR BALIKÇI

Vaktiyle bir adam ve karısı vardı.

İçinde oturacak evleri yoktu.

Tarlalarda yaşıyorlardı.

ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.

Adam balık tutardı.

O(E) bir balıkçıydı.

Adam mutluydu.

Balıkçı diyordu.

İnsanlar niçin evlerde yaşarlar.

Bu ağaç benim evimdir.

Niçin yatakta uyurlar.

Tarlalar benim yatağımdır.

Fakat karısı mutlu değildi.

Niçin fakir bir balıkçıyla evlendim.

"Evimiz yok,yatağımız yok" diyordu.

Bir gün balıkçı balık tutmak için denize gitti.

Ağını suya koydu.

Sonra bir taşın üstüne oturdu.

Güneş sıcaktı.

ve uykuya daldı.

Uyandığı vakit o(e) ağını aldı.

ağda bir balık vardı.

o büyük ve altındandı.

güzel bir balık.

Çok mutluydu.

Bu güzel balığı görünce.

karım memnun olacak.

O zaman balık konuştu.

"İyi Adam,".

"beni öldürme".

"Beni tekrar denizin içine koy" dedi.

Balıkçı " Sen konuşabilir misin?".

"Konuşabilen bir balık görmedim" dedi.

Balık, "İyi adam,beni tekrar denizin içine koy" dedi.

Balıkçı "Konuşabilen bir balığı yemem," dedi.

"Git".

"Konuşabilen bir balığı öldüremem" .

Sonra balığı tekrar denizin içine attı.

Balıkçı o gece karısına döndü.

Balığı yoktu.

Bu yüzden yiyecek yemekleri yoktu.

Karısına , "Bir balık tuttum,fakat balık konuştu".

"Bu yüzden onu tekrar suyun içine attım".

"Konuşabilen bir balığı öldüremedim" dedi.

Balıkçının karısı "Konuşabilen bir balık sihirbazdır".

"O balık değildi".

"O  bir sihirbazdı" dedi.

Balıkçı "Onun bir sihirbaz olup olmadığını bilmiyorum" dedi.

"Balık bir sihirbaz olduğunu söylemedi".

Adamın karısı "O bir sihirbazdı" dedi.

"Ondan birşey istedin mi?".

Adam "Ondan bir şey istemedim" dedi.

Adamın karısı "Niçin tarlalarda yaşıyoruz? "dedi.

"Ondan(E)  bir kulübe istemelisin".

Ertesi gün , balıkçı tekrar denize gitti.

Taşın üstünde durdu ve bağırdı.

"Denizin adamı , bana gel ".

O zaman balık başını sudan dışarı çıkardı.

 ve ona sordu "Ne istiyorsun".

Balıkçı " Ben hiçbir şey istemiyorum" dedi .

"fakat karım bir kulübede oturmak istiyor" dedi.

Balık "Karına dön" dedi.

"Onu(k)  bir kulübede bulacaksın".

Balıkçı ağacına döndü.

Ağaca yakın bir kulübe gördü.

O ,yeni bir kulübeydi.

Çok güzel bir kulübeydi.

İki güzel penceresi ve güzel bir kapısı vardı.

Arkada güzel çiçeklerle dolu güzel bir bahçe vardı.

Kulübeye yakın tavuklarla dolu küçük bir tarla vardı.

Kulübenin içine girdi.

Bir oda vardı.

Pencereden güneş ışığı giriyordu.

ve oda ışık doluydu.

Karısı masada oturuyordu.

Balıkçı "Şimdi mutlu olmalısın" dedi.

Karısı, Güzel bir kulübe ," dedi.

Birkaç gün için balıkçının karısı mutluydu.

Sonra bir gece balıkçı eve geldi.

Karısı ona .

"Bu küçük kulübede mutlu değilim".

"Tavuklar odamda koşuyorlar".

"Güzel bir evde yaşamalıyız".

"Derhal balığa git ve bir ev iste" dedi.

Balıkçı denize gitti.

Taşın üstünde durdu ve bağırdı.

"Denizin adamı,bana gel".

Balık başını sudan çıkardı ve sordu.

"Ne istiyorsun".

Balıkçı, "Ben bir şey istemiyorum".

"Fakat karım bir ev istiyor".

Balık "Karına dön" dedi.

"Onu bir evin içinde bulacaksın".

Balıkçı kulübesine döndü.

Kulübenin olduğu yerde bir ev gördü.

Taştan yapılmış çok güzel bir evdi.

Kapının yanında güller vardı.

Evin yanında güzel bir bahçe vardı.

Bahçe kırmızı ve mavi çiçeklerle doluydu.

Evin iki kapısı vardı.

önde bir ve yanda bir.

Önde altı pencere vardı,.

arkada altı.

Balıkçı karısını evin içinde buldu.

"Şimdi güzel bir evin var".

"Mutlu olmalısın" dedi.

O(K) ,"Evin dışı güzel".

"Fakat içerdeki odalar çok büyük değil" dedi.

Birkaç gün için balıkçının karısı mutluydu.

Sonra "Güzel bir evde yaşıyoruz".

"Fakat sen bir balıkçısın".

"ve ben bir balıkçının karısıyım".

"Kimse bizi görmeye gelmiyor".

"Sokakta kimse benimle konuşmuyor" dedi.

Balıkçı "Ne istiyorsun" diye sordu.

"Senin kral olmanı istiyorum".

"O zaman ben kraliçe olacağım".

"Büyük bir evde yaşayacağız" .

İstediğimizi elde edeceğiz.

Ne dersek yapacaklar.

Odalar uşaklarla dolu olacak.

Ne istersek yapacaklar.

Balıkçı , "Bir kıral olmak istemiyorum".

"Bir balıkçı olmak ve tarlalarda yaşamak istiyorum".

Karısı,"Fakat ben bir kraliçe olmak istiyorum" dedi.

Balıkçı denize gitti.

Taşın üzerine oturdu ve.

"Denizin adamı,bana gel".

O zaman balık başını sudan dışarı çıkardı ve.

"Şimdi ne istiyorsun".

Balıkçı , "Ben bir şey istemiyorum".

"Fakat karım onu bir kraliçe yapmanı istiyor" dedi.

Balık,"Onu bir kraliçe yapacağım".

"Geri dön".

"Onu bir kraliçe olarak bulacaksın" dedi.

Balıkçı geri gitti.

Büyük bir ev buldu.

Kapıda uşaklar vardı.

İki uşak balıkçıyı evin içine götürdü.

ve başka iki uşak onu büyük bir odaya götürdü.

Karısı orada oturuyordu.

Bir kraliçenin elbiselerine sahipti.

Balıkçı ,"Şimdi mutlu olmalısın" dedi.

"Bir kraliçesin".

"Bu büyük eve ve bütün bu uşaklara sahipsin.

Birkaç gün için mutluydu.

Güneş vardı.

Bahçeye gitti.

ve kırmızı ceketli uşaklar onunla gittiler.

Sonra yağmur yağdı.

Günlerce yağdı.

Güneş yoktu.

Bahçeye gidemedi.

O zaman balıkçının karısı,"Ben bir kraliçeyim".

"bu yağmuru istemiyorum".

"Güneşi istiyorum" dedi.

Balıkçıya,"Git,balıktan beni güneşin kraliçesi yapmasını iste".

"O vakit istediğim zaman güneşe sahip olabilirim"Balıkçı denize gitti.

Taşın üstünde durdu ve.

"Denizin adamı ,bana gel" dedi.

O zaman balık  başını sudan dışarı çıkardı ve.

"Şimdi ne istiyorsun".

"Konuş!" dedi.

Balıkçı ,"Karım,onu Güneşin Kraliçesi yapmanı istiyor" dedi.

Balık ,"Karın mutlu olmayacak".

"Tekrar tarlalara gideceksiniz".

"ve bir ağacın dibinde uyuyacaksınız" dedi.

Balıkçı geriye döndü.

Büyük ev ve bahçeler orada değildi.

Karısı bir ağacın dibinde oturuyordu.

Yağmur yoktu.

Tarlalarda çiçekler ve güneş ışığı vardı.

O(K) "Bütün bu uşaklardan uzak olmak iyi".

"Gökte parlayan güneşe bak".

"Şimdi mutluyum" dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     SİHİRLİ EL.

Bu, yunanistan'dan bir hikayedir.

Bir vakitler bir kral vardı.

Onun(e)  adı *Midas'tı.

*Midas altını severdi.

O altını ile eşyalar satın almayı sevmezdi.

O altına sahip olmayı istiyordu.

Altına hergün bakmak istiyordu.

taştan yapılmış bir ev vardı.

O altını bu eve koydu.

Evde birçok kutular vardı.

Altını kutulara koydu.

Midas her gün taş eve gitti.

Her kutuyu açtı.

 ve altına baktı.

Ellerini altının içine koydu.

Altını elleri içinde yukarı aldı.

"altın!altın!" dedi.

"oh! altını severim" .

Altını severim.

Altınım ile eşyalar satın almak istemem.

Altınıma sahip olmak isterim.

Altını severim.

*Midas'ın güzel bir bahçesi vardı.

Onun içinde çok güzel çiçekler ve ağaçlar vardı.

Ağaçlarda güzel kuşlar vardı.

*Midas çiçekleri,kuşları ve ağaçları severdi.

Fakat altını çiçeklerden daha fazla seviyordu.

"Altınımla çiçekler ve bahçeler satın alabilirim".

"altını severim" diyordu.

*Midas'ın bir çocuğu vardı.

güzel küçük bir kız.

Küçük kız bahçeyi,kuşları ve çiçekleri seviyordu.

ve *Midas çocuğunu seviyordu.

İnsanlar "*midas güzel küçük kızını sever" diyordu.

Fakat altını çocuğundan daha fazla sever.

"Altını güzellikten daha fazla sever" derlerdi.

*Dionysius isimli bir tanrı vardı.

*Dionysius çiçeklerin ve bahçelerin tanrısı idi.

*Dionsius büyük bir tepenin üzerinde ,

diğer tanrılarla yaşıyordu.

Fakat bazan o insanların çiçeklerini ve bahçelerini görmek için aşağıya geliyordu.

*Dionysius bir bahçeye geldiği zaman bütün çiçekler açtı.

o çiçekleri açarak ve herşeyi güzel yaparak  bütün bahçelere gitti.

Bir gün *Dionysius kral Midas'ın bahçesine geldi.

Küçük kız bahçede idi .

O(k) *Dionysius'u  gördü.

"Siz kimsiniz" diye bağırdı.

"Benim babamın bahçesinde ne yapıyorsunuz".

Tanrı,"ben *Dionysius'um" dedi.

Çiçekleri açmak .

ve sizin bahçenizi güzel yapmak için geldim.

O zaman küçük kız çok memnun oldu.

Küçük kız *Dionysius'un elini aldı.

"benimle gelin".

Çiçekleri açmanıza yardım edeceğim.

Bana bahçemde "çiçekler nasıl açılır"  gösterin.

O zaman *Dionysius küçük kızla gitti.

Ona(k) çiçekler nasıl açılır gösterdi.

Öğleyin küçük kız eve girdi.

Gün sıcaktı.

*Dionysius bir ağacın dibine oturdu.

Uykuya daldı.

*Dionysius kralın bahçesinde bir ağacın dibinde uyuyordu.

o uyudu.

Kralın adamları bahçeye geldiler.

Kral *midas'ın bahçesinde çalışan bir çok adam vardı.

İşçiler bahçıvanlardı.

Bahçıvan bahçede çalışan adamdır.

Bahçıvanların yapacak çok işleri vardı.

İşçilerden biri bir ağacın dibinde uyuyan *dionysius'u gördü.

O "bu adam kimdir" dedi.

"O(E)  çiçekleri almaya gelmiş".

Fakat hava sıcaktı .

Ve o(e) uykuya daldı.

Ve biz onu(e) yakaladık.

Sonra o(e) gitti .

Ve O(E)  başka bir adam çağırdı.

O zaman  bütün diğer adamlar  buraya geldiler.

*Dionysius'u yakaladılar.

Onu(e) krala götürdüler.

"bahçede uyur bulduğumuz adam budur".

"O(e)  sizin çiçeklerinizi almağa geldi" dediler.

O zaman Kral *Midas sordu.

"Niçin benim çiçeklerimi almağa geldin".

Niçin benden bir kaç çiçek istemedin.

İsteyen herkese çiçekler veririm.

Birçok fakir adamlara çiçekler verdim.

*Dionysius cevap vermedi.

Kral sordu "çiçekleri sever misin".

*Dionysius , "evet," diye cevap verdi.

"Çiçekleri severim".

"Fakat sizin hiçbir çiçeğinizi almadım".

*Midas ,"hiç çocuğun var mı?" diye sordu.

"Çocuklarına çiçek götürmek ister misin?".

*Dionysius cevap verdi.

"Çiçekler benim çocuklarımdır".

o zaman kral *midas " bu adam gidebilir" .

"ve istediği çiçekleri alabilir" dedi.

*Dionysius , " sen iyi bir adamsın".

"Çiçekleri seviyorsun".

"ve çocuğunu seviyorsun".

"Ben bir tanrıyım".

"sana istediğin herhangi bir şeyi vereceğim".

"Benden birşey iste".

"Onu sana vereceğim" dedi.

*Midas "herhangi birşey isteyebilir miyim" dedi.

"Evet ".

"Daha çiçekler mi istersin".

"Yoksa daha çocuklar mı?".

*Midas  "çiçekler güzeldir," dedi.

"Fakat altın daha güzeldir".

"Daha fazla altın isterim".

"Eşyaları altına çevirmek isterim".

"elimi herhangi bir şeyin üzerine koyarsam".

"O altına dönecek".

"Bunu bana ver"

o zaman *dionysius "istediğine sahip olabilirsin".

"Elini bir şeyin üzerine koyarsan ".

"O altına  dönecek " dedi.

*Midas yazmak için masaya oturdu.

Masaya dokundu .

Ve masa altına döndü.

Altın bir masa oldu.

Kalemini aldı.

Kaleme dokununca altına döndü.

yazdı.

ve kağıda dokununca altına döndü.

Kapıya gitti ve onu açtı.

Kapı altına döndü.

Şapkasını aldı .

Ona dokununca şapka altına döndü.

Çiçekleri görmek için bahçeye girdi.

O(E) Güzel bir gül gördü.

Ona dokununca gül altına döndü.

Elini bir ağacın üzerine koydu .

ve ağaç altına döndü.

*Midas yemek istedi.

Salona girdi.

O(E) bir hizmetçi çağırdı.

"Bana yiyecek getirin" dedi.

Hizmetçi yiyecek getirdi.

Yiyeceğe dokununca o altına döndü.

Yiyeceği yiyemedi.

*Midas "bana daha yiyecek getirin," dedi.

Hizmetçi daha yiyecek getirdi.

*Midas ona dokundu .

ve o altına döndü.

Onu yiyemedi.

*Midas biraz su içti.

su altına döndü.

"Nasıl yiyeceğim?".

"Nasıl içeceğim" dedi.

Yiyemez ve içemezsem öleceğim.

Ayağa kalktı.

O(E) hiçbir şey yememişti.

O(E) hiçbir şey içmemişti.

"Bahçeye gideceğim" dedi.

"gidecek" .

"ve daha altın çiçekler yapacağım".

O zaman küçük kız salon geldi.

"oh, baba !" diye bağırdı.

"Güzel güllerimiz öldü".

"Bizim güllerimizi kim öldürdü".

*Midas "güller altına döndü,".

"yavrum".

"Altın çiçeklerden daha güzeldir" dedi.

küçük kız ağladı.

*Midas "ağlama ,yavrum" dedi.

"Gel,".

"Biraz daha çiçek altına döndüreceğiz".

"bütün çiçekleri altına döndüreceğiz".

küçük kız "oh, baba!".

"Bana tekrar çiçeklerimi ver" diye bağırdı.

"Tekrar bahçeye git".

"Çiçekleri tekrar değiştir".

*Midas ,"ağlama,küçük kız"  dedi.

Onu(k) kollarının arasına aldı.

Elini onun(k) başına koydu.

"ağlama ,yavrum".

Artık ağlama.

Altını tekrar çiçeğe döndüreceğim.

O(k) artık ağlamadı.

*Midas , "baba seni sever" dedi.

"seni altını sevdiğim kadar severim".

"yakında büyük bir kız olacaksın".

Büyük kız olduğun zaman.

altını benim sevdiğim kadar seveceksin.

O(k) ağlamıyordu.

O(k) bir şey söyleyemedi.

O(k) hiçbir şey söyleyemezdi.

*Midas ona(k) dokunur dokunmaz .

O(k) altına dönmüştü.

*Midas çocuğuna baktı.

Ne yaptığını gördü.

Ne yaptığını görür görmez haykırdı.

"imdat! imdat!".

"oh! ne yapmışım!".

"Küçük kızımı öldürdüm".

Hizmetçiler koşarak salondan içeri girdiler.

*Midas'ın yaptığını gördüler.

Küçük kızı gördüler..

O(k)  altından yapılmıştı.

"Buradan uzaklaşacağız".

"Kral bir büyücü!" diye bağırdılar.

"O her şeyi altına döndürüyor".

Çocuğunu öldürdü.

ve onu(k) altına döndürdü.

Bizi öldürecek.

 ve bizi altına döndürecek.

Artık onun(e)  için çalışmıyacağız.

Sonra kaçtılar.

Kralın evinde kimse yoktu.

kral ölü çocuğu ile orada oturdu.

dışarı gitti .

ve başka eşyaları altına döndürdü.

Bütün ördekleri ve tavukları altın yaptı.

Tarladaki eşek altındandı.

Sonra gitti ve ineklere baktı.

O(E) bir ineğe dokundu ve o altına döndü.

"onların hepsini altından yapacağım".

"güzel altın ineklere sahip olacağım".

Bütün inekleri altına çevirdi.

"Süt elde edemeyeceğim" dedi.

Hiç süt istemem.

Biraz sonra geri geldi.

Küçük kızına baktı.

Yukarıya , göğe baktı.

Güneş göğü altın haline sokarak aşağıya gidiyordu.

Altın! altın! - hep altın.

Sonra *midas bahçeye gitti ve ağladı.

*Midas bahçede  ağlarken,.

*Dionysius geldi.

Tanrı " şimdi , mutlu musun?" dedi.

Kral "hayır " dedi .

Önce mutluydum.

Sen gelmeden önce mutluydum.

Fakat şimdi çok mutsuzum.

"Fakat şimdi çok altına sahipsin".

"Niye mutlu değilsin".

şimdi kimse senin sahip olduğun kadar altına sahip değil.

Sen dedin ki .

Hiçbir şey altın kadar güzel değildir.

*Midas " onu istemem" diye bağırdı.

"Altın istemem".

Küçük kızımı geri isterim.

Tekrar bana küçük kızımı ver.

Çiçeklerimi bana geri ver.

Bütün bu altını götür.

ve bana sevdiğim şeyleri ver.

*Dionysius "nehire git," dedi.

Suya atla,.

Evvelki gibi olacaksın.

Altına çevirdiğin bütün şeylerin üstüne su koy.

ve onlar önceki gibi olacak.

Sonra *dionysius uzaklaştı.

Yukarıya,göğe gitti.

*Midas aşağıya nehire koştu.

Suyun içine atladı.

Sonra sudan dışarı geldi.

Elini bir taşın üzerine koydu.

Taş altına dönmedi.

Sonra o(e) bir çömlek getirdi.

Çömleği su ile doldurdu.

Su dolu çömlekle koştu ve salona geldi.

Suyu küçük kızının üzerine attı.

O(k) değişti.

gözlerini açtı.

"oh! " diye bağırdı.

"Uykuda mıydım?".

Bahçeye koştu.

"baba " diye bağırdı.

"çiçekleri tekrar değiştirmedin".

Hepsi ölü ve altından.

Her çiçek ölü.

Gel! gel!

ve bana çiçeklerimi geri ver.

ve, altın ineklere bak.

*Midas , "benimle gel," dedi.

"Çiçekleri geri getireceğiz".

Sonra *midas ve onun küçük kızı nehirden su dolu çömleklerle bahçeye koştular.

Onlar koşarken her şeyi değiştirdiler.

Çiçekleri,ağaçları,kuşları.

Tavukları,ördekleri,inekler ve eşekleri değiştirdiler.

Sonra eve koştular.

ve masaları,kapıları,kalemi ve kağıdı değiştirdiler.

ve *midas'ın şapkasını değiştirdiler.

Salonda otururken .

ve  yemek yerken.

 Küçük kız  "Artık altını sevmiyor musun?" diye sordu.

*Midas, "hayır, " dedi.

"Ben ağaçları,çiçekleri,kuşları ".

"ve seni seviyorum".

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    *OLLI VE AYISI.

Size *Olli ve Ayının hikayesini anlatacağım.

*Olli büyük ormanlar ve çok kar bulunan .

bir ülkede yaşıyordu.

Yılın  yedi ayında  herşey karla örtülüydü.

Çok soğuktu.

*Olli ormanda yaşıyordu.

Yemek için hayvanlar yakalıyor.

ve kar olmayan beş ayda.

O(e)  bahçesinde bazı bitkiler yetiştiriyordu.

*Olli çok merhametli bir adamdı.

Bütün hayvanları severdi.

Yiyecek için bile.

 hayvanları öldürmeyi sevmezdi.

*Olli yiyecek bulmak için ormana gitti.

Kurtlardan korkardı.

Kurt köpek gibi bir hayvandır.

İnsanları öldürür.

 ve onları yer.

Ormanın içinde çok uzağa gitti.

Sonra kar yağdı.

*Olli devam edemedi.

Kar yüzünden geriye gidemedi.

Önde bir tepe vardı.

*Olli o tepede mağaralar olduğunu biliyordu.

*Olli tepeye gitti.

"Mağaralardan birini bulacağım".

Orada ateş yakacağım.

ve bu gece bir mağarada uyuyacağım.

*Olli mağaraya girdi.

O(e) mağarada biraz odun buldu.

Ateş yaktı.

Ateş hoş bir şekilde yanıyordu.

Ateş iyi ışık veriyordu.

*Olli mağaranın içini görebiliyordu.

O(E) mağaranın içinde bir ayı gördü.

Genç bir ayı idi.

fakat büyüktü.

Onun büyük ağzı açıktı.

O kızgın bir ses çıkarıyordu.

*Olli ayının ona koşacağını .

ve onu öldüreceğini zannetti.

Ayıyı vuramazdı.

çünkü tüfeği yoktu.

Fakat ayı gelmedi.

Orada ona bakarak yattı.

*Olli ayıya baktı.

O zaman O ayının  hasta olduğunu gördü.

Bir ayak büyük ve kırmızı idi.

Ayağa bir şey batmıştı.

Ormanda yürürken .

ayının ayağına bir şey batmıştı.

ve ayak fena idi.

Ayak o kadar fena idi ki .

Olli ayının yanına gitti.

Ayı ona(e) baktı.

O artık kızgın ses çıkarmıyordu.

*Olli biraz sıcak su hazırladı.

ve onun ayağını yıkadı.

O(e) ayıya biraz yiyecek verdi.

Sonra ayı uyudu.

Birçok saatler sonra ayı uyandı.

O biraz ses çıkardı.

Ses *Olli'yi uyandırdı.

Onun ayağını tekrar yıkadı.

ve O(e) daha yiyecek verdi.

Kar hâlâ yağıyordu.

*olli ve ayı mağarada beş gün kaldılar.

Onlar arkadaş oldular.

Şimdi kar yağmıyordu.

Ayı artık yürüyebiliyordu.

*Oli  mağaranın deliğine gitti.

Mağaranın ağzına gitti.

Ayı mağaranın ağzına geldi.

*Olli "iyi ayı!" dedi.

ve elini onun başına koydu.

"seni hatırlayacağım".

"Sen beni hatırlamayacaksın,".

"fakat ben seni hatırlayacağım".

Ondan sonra *Olli uzaklaştı.

Kar ortadan kalktı.

Güneş sıcaktı.

*Olli bahçesinde çalıştı.

Sonra karlar yine geldi.

Orman beyaz oldu.

*Olli yemek için birkaç hayvan öldürmeye çıktı.

Uzağa gitti.

Gece yakındı.

O zaman bir gürültü duydu.

Kurtlardı.

Daha yakına geldiler.

*Olli koştu.

Kurtlar gelmeye devam ettiler.

Daha yakındaydılar.

*Olli kurtlara ateş etti.

İki kurt vurdu.

Diğer kurtlar onları yediler.

Sonra gelmeye devam ettiler.

*Olli'nin şimdi hiç fişeği yoktu.

Koşamadı.

Kurtlar yakındaydı.

pek yakındı.

Büyük bir kurt ona atladı.

Gözlerini kapadı.

Şimdi öleceğim.

Kurtlar beni yiyecek.

Sonra yere düştü.

Olli gözlerini açtı.

Sabahtı.

Kara baktı.

Kırmızı idi.

Karın üzerinde kırmızı izler vardı.

O zaman bir gürültü duydu.

Bir ayı gördü.

Karların üzerinde, ona yakındı.

*Olli ayağa kalktı.

Ayıya gitti.

Ölüyordu..

Gözlerini açtı ve *olli'ye baktı.

*Olli ayıya baktı.

Aynı ayı idi.

*Olli'nin ayağını yıkadığı aynı ayı idi.

Ayı hatırlamıştı.

Onu(e) kurtlardan kurtarmıştı.

Ayı ölmedi.

*Olli onu kulübesine götürdü.

Saatlerce ayının yanında kaldı.

Günlerce ayıyı kurtarmak için çalıştı.

Ayı yaşadı.

*Olli ve ayı arkadaştılar.

*Olli nereye giderse ,ayı *Olli'nin yanında yürüdü.

Şehrin sokaklarında onlar yürüdükçe.

İnsanlar onlara bakardı.

"Bak " derlerdi.

"İşte *Olli ve onun ayısı".

"İşte ayı ve onun *Olli'si"  .

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MAYMUNLAR ÜLKESİ

Bu , Hindistan'dan bir hikayedir

Vaktiyle *Singh isimli küçük bir çocuk vardı

Annesi ölmüştü

ve büyükannesi ölmüştü

O(e) babası ve büyükbabası ile yaşıyordu

Bir ormana yakın küçük bir kulübede yaşıyorlardı

Orman  *Ganj nehrine yakındı

Çok fakirdiler

Hepsi çok çalışmak mecburiyetindeydi

Güneş tarlaları sertleştiriyor

ve onlar,

Su getirmek zorundaydılar

Yapılacak çok zor iş vardı

Fakat onlar mutsuz değildi

Tarlalar iyi tarlalardı

ve kulübe iyi bir kulübeydi

Zor iş insanları mutsuz yapmaz

Singh'in babası ve büyükbabası tarlalarda çalıştılar

*Singh aşçı idi

Yiyeceği pişirmek mecburiyetinde idi

öğleyin babası ve büyükbabası tarlalardan dönünce

Onlara yiyeceklerini vermek mecburiyetinde idi

Fakat bugün *Singh yemek pişirmek istemedi

Güneş çok sıcaktı

Yemek pişirmek  *Singh'i sıcaklattı

Yemek pişirmek sıcak iştir

Zor iştir

*Singh yemek pişirmek istemedi

"Sıcak bir  günde niçin sıcak yiyecek isterler" dedi *Singh

*Singh, kulübenin kapısına gitti

ve dışarıya baktı

nehre baktı

O sıcak görünüyordu

Tarlalara baktı

Onlar çok sıcak görünüyorlardı

Babasına ve büyükbabasına baktı

Onlar sıcak görünüyorlardı

Sonra ormana baktı

Orman güzel görünüyordu

*Singh ormanın içine gitmek istedi

Güneşin olmadığı büyük ağaçlardan birinin dibine oturmak istedi

"Uykuya dalmıyacağım" dedi

"Fakat ormanda oturacağım"

"Sonra tekrar kulübeye gelip yemek pişireceğim"

Böylece *Singh ormanın içine gitti

Büyük bir ağacın dibinde yere oturdu

Sonra uykuya daldı

Öğleyin Singh'in babası ve büyükbabası tarlalardan döndüler

Singh'i aradılar

Fakat orada değildi

Yiyeceklerini aradılar

fakat yiyecek yoktu

yiyecek hazır değildi

Baba,"*Singh!" diye bağırdı

"Yiyecek niçin hazır değil"

Büyükbaba " *singh" diye bağırdı

"Gel

ve yiyeceği hazırla"

"çabuk gel"

Singh'i kulübede aradılar

Onu bahçede aradılar

Onu ormanda aradılar

ve onu bir ağacın dibinde uyumuş buldular

O zaman singh'in babası ve büyükbabası çok kızdılar

Baba öfkeyle "fena çocuk!" dedi

"yiyeceğimiz niçin hazır değil"

büyükbaban ve ben senin için çalışıyoruz

fakat sen bizim için çalışmıyorsun

çalışmıyorsun,uyuyorsun!

"evet, fena bir çocuksun" dedi büyükbaba

baba,"evet,fena bir çocuksun" dedi

sonra singh'e vurdu

sonra baba ve büyükbaba kulübeye girdiler

ve yiyeceği pişirdiler

fakat singh'e hiç yiyecek vermediler

singh "benim yiyeceğim nerede?" diye sordu

baba "senin için yiyecek yiyeek yok" dedi

"sen ormanda uyudun

yiyeceğimizi pişirmedin

onu biz pişirdik

senin için yiyecek pişirmeyiz

fena çocuklar için yiyecek pişirmeyiz

sonra büyükbaba tekrar Singh'e vurdu

"git ve yiyeceğini ormanda bul" dedi

Sing ormanın içine koştu

çok üzgün ve çok kızgındı

hiç yiyecek yememişti

ve babası ona vurmuştu

kızgındı

çünkü ona yiyecek vermediler

ve yüzünde kırmızı leke yaptı

kızgındı

çünkü büyükbabası ona vurmuş

ve yüzünde diğer bir kırmızı leke yapmıştı

ormanın içine koştu

sonra bir ağacın dibinde yere oturdu ve ağladı

*Singh ,"Oh! Oh!" diye kederli bir şekilde ağladı

Ormanda birçok kuşlar vardı

Ağaçlarda oturdular

ve  *Singh'e baktılar

*Sing, "Oh! Oh!" diye ağladı

"Oh! Oh! Mutsuzum"

Küçük kuşlardan biri "Niçin bu gürültüyü yapıyor?" dedi

Büyük bir kuş,"Mutlu olduğum zaman bunun gibi bir gürültü yaparım" dedi

" O(e) bu gürültüyü yapıyor"

"Çünkü O çok mutlu"

Küçük bir kuş "Mutlu olduğun zaman bir gürültü yaparsın"  dedi

"fakat bunun gibi bir gürültü yapmazsın"

Sing, "Oh! Oh! "diye ağladı

Küçük kuş tekrar ,"Niçin bu gürültüyü yapıyor" dedi

Büyük kuş "Bay maymuna soracağız," dedi

Bay maymuna niçin bu gürültüyü yaptığını soracağız

Çocuk bir maymuna benziyor

Bay maymun onun niçin bu gürültüyü yaptığını bilecek

Bay maymun herşeyi bilir

Bay maymun çocuğun niçin bu gürültüyü yaptığını bize söyleyebilir

Kuş, "Hey! Bay maymun!" dedi

Maymun ," Ne istiyorsunuz" dedi

"Çocuk niçin bu gürültüyü yapıyor?"

Bay Maymun "Bilmem" dedi

"Çocuklara dair bir şey bilmem"

Bu hususta karıma soracağım

Hey!

Bayan Maymun!

Bay Maymun tekrar "Hey! Bayan Maymun! " dedi

Maymunun karısı "Ne istiyorsun,Bay Maymun?" dedi

"Şu çocuğa bak"

"Çocuk niçin bu gürültüyü yapıyor"

Karısı,"Bilmem" dedi

"Niçin bana soruyorsun?"

Çocuğa niçin sormuyorsun

Ona sor

Bu gürültüyü niçin yaptığını o bilir

Üç çocuğum var

Onlar için  yiyecek bulmalıyım

onları yıkamalıyım

Fakat sen orada oturursun

Yardım etmezsin

Orada şu tembel kuşlarla oturursun

Bay Maymun "Evet! Evet!" dedi

"Bütün bu şeyleri tekrar söyleme"

Hey!

Bay Çocuk

sana bir şey sormak istiyorum

Maymun, "Hey! Bay Çocuk" dedi

*Singh kederli bir şekilde yukarıya baktı

Maymun "Niçin bu gürültüyü yapıyorsun?" diye sordu

*Singh ,"Buraya aşağıya gel"

" sana söyleyeceğim " dedi

Bay maymun ağaçtan aşağıya geldi

ve *Singh'in yanına oturdu

*Singh, " bu gürültüyü yapıyorum" dedi

"Çünkü üzgünüm"

"Çok kederliyim"

"Niçin kederlisin"

"Çünkü Babam bana vurdu"

"Oh! Baban sana vurduğu için bu gürültüyü yapıyorsun"

"Öyle mi?"

"Evet"

Maymun "sana hızlı mı vurdu" diye sordu

*Singh "Evet " dedi

Bay Maymun, "Sana çok şiddetli mi vurdu? "diye sordu

*Singh "Hayır, çok şiddetli değil," dedi

Bay Maymun  tekrar"Niçin bu gürültüyü yapıyorsun" diye sordu

Ağlıyorum,

çünkü yiyeceğim yok

Bugün hiçbir şey yemedim

"Sana biraz yiyecek getireceğim"

*Singh, "Hiç yiyecek istemem," dedi

Yiyecek istemezsin

O halde niçin bu gürültüyü yapıorsun

Ne istersin?

*Singh, "Bir şey istemem"  dedi

Maymun "Oh, evet, birşey istersin" dedi

"Ne istediğini biliyorum"

"Yüzlerce insana bunu anlatmak istiyorsun"

"Onların hepsinin senin hikayeni işitmesini istiyorsun"

"Babam bana vurdu"

"yiyeceğim yok" diyeceksin

Herkesin "Oh! Oh! zavallı çocuk"

"Oh, ne zavallı çocuk!"

"Ne fena bir baba "

"Oh! babası ona vurdu"

"Zavallı çocuk" demesini istiyorsun

*Singh ,"Evet "dedi

"Bunu istiyorum"

"Yüzlerce insana bunu anlatmak istiyorum"

Fakat babam v büyükbabam orada yiyerek oturuyorlar

Onlara söylersem işitmeyecekler

O kadar çok gürültü yaparlar ki beni işitmeyecekler

Beni işitmek istemezler

Yemek yemek isterler

Bay Maymun *Singh'in elini alarak

"Benimle gel, " dedi

"Bunu yüzlerce insana anlatacaksın"

Maymun koştu ve *Singh onunla koştu

 İyice ormanın içine girdiler

Sonra onlar maymunların toplantı yerine geldiler

Büyük ağaçlar

ve çok büyük bir taş vardı

Taşın üstünde yüzlerce ve yüzlerce maymun oturuyordu

Maymun "Beni dinleyin,ahali" diye bağırdı

"Bu çocuğu ormanda buldum"

"O ağlıyordu"

"çok üzgündü"

Size hikayesini anlatmak istiyor

Niçin bu kadar kederli olduğunu size anlatacak

Yüzlerce maymun *Singh'e baktı

Beklediler

*Sing ayağa kalktı

"Babam bana vurdu"

"O kızgındı ve bana vurdu"

Maymunlar "Oh, evet" dediler

"Oh, evet."

"Öyle mi?"

Maymunlar beklediler

*Singh, "Beni işittiniz mi?" dedi

Maymunlar "Evet,seni işittik" dediler

*Singh " Sonra " dedi

"sonra babam ve büyükbabam yiyeceği pişirdiler "

"ve yediler"

"Fakat onlar  bana yiyecek vermediler"

Maymunlar "Oh, evet," dediler

"Öyle mi"

"Bugün bir şey yemedim"

Onlar beklediler

*Singh "Bugün hiçbir şey yemedim, " dedi

Maymunlar "Oh, evet " dediler.

"Öyle mi?"

*Singh tekrar "Bugün hiçbir şey yemedim" dedi

"Evet, şimdi bize seni ne ağlattı,"

"onu söyle"

*Singh "Fakat onlara söyledim" dedi

"Niçin"

"Zavallı çocuk!"

"Ne fena baba" demiyorlar

"Çirkin hayvanlar!"

Bay Maymun," Günler soğuk olduğu zaman," dedi

"biz maymunlar hiç yiyecek bulamayız"

"Yemek için yiyecek bulamadığımız birçok günler vardır"

*Sing "Oh! " dedi

"Öyle mi?"

"Bu büyük ormanlarda birçok büyük hayvanlar vardır"

Bu büyük hayvanlar bize vurur

bizi öldürür

ve bizi yerler

Maymun "Birçok günler yiyecek birşey bulamayız," dedi

"ve büyük hayvanlar bizi yerler"

*Sing , "Oh!, zavallı maymunlar!" diye haykırdı.

"Oh, ne kötü hayvanlar!"

"Siz zavallı maymunlar"

"Siz benden daha mutsuzsunuz"

Sen bizden daha mutsuz olduğu zaman,

"Zavallı çocuk" diyeceğiz

Fakat sen mutsuz değilsin

ve biz mutsuz değiliz

Bu sebebten artık bu gürültüyü yapma

Eve git

"ve iyi bir çocuk ol"

*Sing , "Oh, evet," dedi

Bay Maymun,

"Maymunlar Çirkin hayvanlar mı" dedi

*Sing "güzel değilsiniz" dedi

"fakat çok iyisiniz"

--------------

 

 

KAYIP YÜZÜK.

BU HAYATTA BİRÇOK  KÖTÜ ŞEYLER  VUKU BULUR.

HERGÜN BİZ GAZETELERDE BİRÇOK ŞEYLER OKURUZ.

BAZAN ONLAR BİZİM BAŞIMIZA GELİR.

ONLAR BİZE VUKU BULUR.

O ZAMAN  BİZ DÜŞÜNÜRÜZ.

ETRAFTA HİÇ İYİ İNSANLAR  KALMADI.

SADECE KÖTÜ İNSANLAR VAR.

ONLAR KÖTÜ ŞEYLER YAPIYORLAR.

SONRA BİZ SİNİRLENİRİZ.

ŞİMDİ BEN SİZE İYİ BİR HİKAYE ANLATACAĞIM.

O GERÇEK BİR HİKAYEDİR.

O BENİM BAŞIMA GELDİ.

KIRDA  BİR ARKADAŞIMLA KALIYORDUM.

BEN LONDRA'YA TRENLE GİTTİM.

BİR DÜKKANDAN BİRŞEYLER SATIN ALMAK İSTEDİM.

BİRÇOK İSTASYONDA  DÜKKANLAR VARDIR.

DÜKKANLARDAN BİRİNE GİRDİM.

BEN İKİ KİTAP VE BİR GAZETE SATIN ALDIM.

ONDAN SONRA İSTASYONUN ÖBÜR TARAFINA  GİTTİM.

VE TRENE BİNDİM.

TRENDE OTURDUM.

GAZETEYİ OKUMAYA BAŞLADIM.

TAM O SIRADA .

ELİME BAKTIM.

BENİM ALTIN YÜZÜK ORADA DEĞİLDİ.

YÜZÜĞÜ  KAYBETMEK BENİ ÇOK ÜZDÜ.

KIYMETLİ BİR ARKADAŞIM ONU VERMİŞTİ.

TRENİN DÖŞEMESİNE BAKTIM.

EL ÇANTAMA VE CEKETİME BAKTIM.

YÜZÜK ORADA  DEĞİLDİ   .

 YÜZÜK ORADA YOKTU.

BEN "NE YAPACAĞIM" DİYE DÜŞÜNDÜM.

YÜZÜĞÜ DÜKKANDA BIRAKMIŞ OLMALIYIM.

EVET,YÜZÜĞÜ ORADA  BIRAKTIM.

ONU  NASIL GERİ ALABİLİRİM.

DÜKKANA GERİ GİDEMEM.

EĞER GERİ GİDERSEM, TRENLE GİDEMEM.

ARKADAŞIM TRENDE BEKLİYOR.

EĞER ORADA OLMAZSAM ,ARKADAŞIM ENDİŞELENİR.

BEN NE YAPACAĞIM.

TRENİN PENCERESİNE GİTTİM VE DIŞARI BAKTIM.

BİR ADAM MEKTUP TORBALARINI KOYUYORDU.

TRENDEN İNDİM VE YERE BAKTIM.

FAKAT YÜZÜK ORADA DEĞİLDİ.

ADAM BENİ BAKARKEN GÖRDÜ VE YANIMA GELDİ.

"BİRŞEY Mİ KAYBETTİNİZ" ,O DEDİ.

SİZE YARDIM  EDEBİLİRMİYİM.

BEN "EVET" DEDİM.

BEN YÜZÜĞÜMÜ KAYBETTİM.

O BURADA DEĞİL.

HERYERE BAKTIM.

İSTASYONDAKİ DÜKKANDAYDIM.

YÜZÜK  ORADA OLMALI.

FAKAT  ONU ARAMAK İÇİN  GERİ GİDEMEM.

TREN ŞİMDİ GİDECEK.

TRENE BİNMELİYİM.

ADAM "SİZİN İÇİN DÜKKANA GİDECEĞİM" DEDİ.

FAKAT SİZİN ZAMANINIZ YOK.

TREN HEMEN ŞİMDİ KALKIYOR.

BEN ÇABUCAK DÜŞÜNDÜM.

EĞER YÜZÜĞÜ BULURSANIZ ,BANA TELEFON EDEBİLİRMİSİNİZ.

O(E) "EVET" DEDİ.

SİZE TELEFON EDECEĞİM.

BEN ONA NEREYE TELEFON EDECEĞİNİ SÖYLEDİM.

VE O ONU BİR KAĞIT PARÇASINA YAZDI.

BEN "İSMİNİZ NEDİR" DİYE SORDUM.

O " BENİM ADIM HAWKINS'DİR" DEDİ.

LONDRA'YA GERİ GELDİĞİMDE SİZİ BU İSTASYONDA BULABİLİRMİYİM.

"EVET" DEDİ ADAM.

BEN TRENLERDE ÇALIŞIRIM.

 ALBERT HAWKINS DİYE SORUNUZ.

EĞER YÜZÜĞÜ BULURSANIZ ,LÜTFEN ONU MUHAFAZA EDİNİZ.

ONU BULDUĞUNUZDA  BANA BİLGİ VERİN.

AHALİ TRENE ÇABUCAK BİNİYORDU.

VE KAPILARI KAPATIYORDU.

BEN DE TRENE BİNDİM.

O BEN BAŞIMI PENCEREDEN DIŞARI UZATTIM.

BEN "TELEFONUMU HATIRLIYORMUSUNUZ" DEDİM.

O(E) "HATIRLIYORUM" DİYE CEVAP VERDİ.

TREN HAREKET ETTİ.

"ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM,MR.HAWKINS" DEDİM.

TREN İSTASYONDAN ÇIKTI.

VE BEN OTURDUM.

VE YÜZÜĞÜMÜ DÜŞÜNDÜM.

ONU BURADA BIRAKMAK BENİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ.

"ONU BİR DAHA GÖREMEYECEĞİM" DİYE DÜŞÜNDÜM.

EĞER  HAWKİNS ONU BULURSA .

ONU BİR DÜKKANA  GÖTÜREBİLİR.

VE ONU BİRÇOK PARAYA SATABİLİR.

VEYA BAŞKALARI ONU BULABİLİR.

ONU SAKLAR VEYA SATAR.

BİR DAHA YÜZÜKTEN HABER ALAMAYACAĞIM.

ÇOK ÜZGÜNDÜM.

DIŞARI UZAKLAŞMAK İSTEMİYORDUM.

İSTASYONA GERİ DÖNMEK İSTEDİM.

FAKAT TREN HIZLA GİDİYORDU.

YAKLAŞIK BİR SAAT SONRA TREN DURDU.

VE TRENDEN İNDİM.

ARKADAŞIM BENİ  İSTASYONDA BEKLİYORDU.

ONUN EVİNE GİTTİK.

BEN ONA(K) HİKAYEMİ ANLATTIM.

VE O  ÇOK ÜZÜLDÜ.

BİZ EVE VARDIK.

ARKADAŞIM ARABASINI KOYMAK İÇİN GİTTİ.

O ANDA BİR TELEFON DUYDUM.

BEN CEVAP VERDİM.

VE BİR ADAM  KONUŞTU.

LİVERPOOL İSTASYONUNDAN ALBERT HAWKINS.

"MR. HAWKİNS" DEDİM.

YÜZÜĞÜMÜ BULDUNUZMU.

O "EVET " DEDİ.

ONU BULDUM.

SİZ ONU DÜKKANDA BIRAKMIŞINIZ.

BİRİSİ ONU BULMUŞ.

VE DÜKKANDAKİ KADINA VERMİŞ.

ONA(K) YÜZÜĞÜ BAHSETTİM.

VE O(K) BANA YÜZÜĞÜ GÖSTERDİ.

O SİZİN YÜZÜK OLMALI.

" ÇOK MEMNUN OLDUM" DEDİM.

ÇOK, ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.

ONU SİZDEN  DAHA SONRA ALACAĞIM.

O(E)  "NİÇİN BEKLİYECEKSİNİZ" DEDİ.

SİZE GÖNDEREBİLİRİM.

"FAKAT SİZE ZAHMET OLUR" DEDİM.

"HİÇ ZAHMET OLMAZ" DEDİ HAWKINS.

"ÇOK MEMNUN OLURUM".

BEN ONA(E) ADIMI VERDİM.

O "YARIN GÖNDERECEĞİM" DEDİ.

İKİ GÜN SONRA BANA BİR MEKTUP GELDİ.

İÇİNDE BENİM YÜZÜĞÜM VARDI.

KAĞITTA ŞUNLAR YAZILIYDI.

"SİZE YARDIMCI OLDUĞUM İÇİN MEMNUNUM".

BEN  HAWKİNS'E BİRAZ PARA

VE BİR TEŞEKKÜR MEKTUPU GÖNDERDİM.

FAKAT YÜZÜĞÜ İLK BULAN KİŞİYE TEŞEKKÜR EDEMEDİM.

ONLARIN ADLARINI ÖĞRENEMEYECEĞİM.

ONLAR ZENGİN KİŞİLER DEĞİLDİ.

ONLAR İYİ KİŞİLERDİ.

 

 

 

 

 
BÜGÜN 28832 ziyaretçi (64598 klik) KİŞİ BURDAYDI!!